MMKD üyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Müzecilik Programı Doktora öğrencisi Ayça Bayrak Uluğ’un 16 Ocak 2022 tarihinde kendi medium hesabından yayınladığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
2021 yılının ikinci yarısından itibaren adını sıkça duyduğumuz Hasanpaşa Gazhanesi, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileşmeden 20. ve 21. yüzyılda kent hakkı savunuculuğuna uzanan çok katmanlı bir hafıza taşıyor. 1892 yılında İstanbul’un son gazhanesi olarak inşa edilen Hasanpaşa Gazhanesi, teknolojisinin eskimesi nedeniyle 1993 yılında diğer gazhanelerle birlikte kapatıldı. “Hasanpaşa Çevre Gönüllüleri”nin öncü çabaları [1], Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi ve Kadıköy Belediyesi’nin destekleri ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden bir grubun koordinasyonu sayesinde ilerleyen bir sürecin sonunda Hasanpaşa Gazhanesi, 25 Ekim 1994 tarihli 3564 sayılı İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile sit alanı ilan edilerek tescillendi (Tanyeli ve Aslan, 2001). Bu yönüyle, 20. yüzyılın ortasından sonra şekillenmeye başlayan “endüstri mirası”, “endüstri arkeolojisi” gibi kavramların Türkiye’de karşılık bulmasında tarihi ve öncü bir rol üstlendi. Daha açık ifade etmek gerekirse, 1994 tarihli koruma kararı yalnızca Hasanpaşa Gazhanesi’ni tescillemekle kalmadı; aynı zamanda endüstri mirasının korunması meselesinin Türkiye’de ilk kez resmi olarak gündeme gelmesini sağlayarak endüstri mirası kavramının gelişim sürecini tetikledi.
Endüstriyel gelişmenin belirli bir dönemini yansıtan gazhanenin “teknik ve endüstriyel bir belge” olarak korunmasına yönelik ilk adımlar, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden bir grubun koordinasyonunda, tesisteki yapı ve makinelerin mevcut durumunu ortaya koyan belgeleme ve röleve çalışmalarıyla başladı. 2000’de gazhanenin sosyal ve kültürel bir alan olarak işlevlendirilmesini öneren koruma ve yeniden kullanım ön projesi onaylandı (Tanyeli ve Aslan, 2001). Kararlı bir mücadele ve uzun bir bekleyişin sonunda Hasanpaşa Gazhanesi Müze Gazhane ismi ve “yaşam alanı” kurgusuyla nihayet ziyarete açıldı. Hasanpaşa Gazhanesi gibi sadece fonksiyonel amaçlara hizmet etmek için tasarlanan endüstri yapılarının paradoksal olarak sembolik varoluşlarından dolayı dönüştürülmesi ayrıca dikkat çekici (Cengizkan, 2006) olmakla birlikte Santralistanbul Enerji Müzesi, Rahmi Koç Müzesi, SEKA Kağıt Müzesi, Merinos Tekstil Sanayi Müzesi gibi örnekleri müze olarak işlevlendirilen endüstri mirası yapıları arasında saymak mümkün.
Müze Gazhane’yi oluşturan yapılar, endüstriyel mimari, toplumsal tarih, sanayi, emek ve kent tarihi hakkında çok değerli bilgiler taşıyor. Mevcut mimari programlamada bu yapıların bir kısmı “sanat değeri” sayesinde seyirlik nesneler olarak sergilenirken; bir kısmı “kullanım değeriyle” sergi/müze salonları, tiyatro/konser salonu, performans stüdyoları, kütüphane[3], kitapçı, yeme/içme alanları, atölyeler, ortak çalışma alanları ve kapalı bir otopark olarak yeniden işlevlendirilerek Temmuz 2021’den itibaren kullanıma açıldı. O tarihten bu yana Müze Gazhane mimari, kültür politikaları, kent çalışmaları ve müzecilik çalışmaları olmak üzere farklı açılardan ele alındı. Bu yazıların yanı sıra, bu endüstri mirasının korunması ve yeniden işlevlendirme sürecine dahil olmuş aktörlerin deneyimlerini yazılı ve sözlü olarak aktardığı içerikler konuyla ilgili herkesin erişimine çevrim içi olarak açık. Bütün bu tartışmaları ve gelişmeleri elinden geldiğince takip etmeye çalışan biri olarak benim bu yazıdaki amacım ise oldukça sınırlı ve pratik: Gazhane yapılarını anlatan bilgi panolarında yer alan içeriklerin yorumlama pratikleri kapsamında değerlendirilmesi. Bu değerlendirmeyi yaparken bilgi panolarının her birini inceleyip iyileştirilmesi gereken noktaları tek tek tespit etmekten ziyade; bazı örnekler üzerinden bilgi inşası ve aktarımında yorumlama planlamasının önemine dikkat çekmeyi amaçlıyorum.
Müze Gazhane ismi, izleyicide gazhanenin 130 yıllık hafızasının temsil edileceği bir mekân beklentisi oluştursa da Müze Gazhane’yi oluşturan yapılar arasında yer alan Karikatür Müzesi ve İklim Müzesi ismindeki müzeler [2] ne gazhanenin tarihi, ne de mekanın taşıdığı hafızayla ilgili değil. Bu yüzden, ismi Müze Gazhane olan bir alanda, Hasanpaşa Gazhanesi’nin kendi hikayesini anlatan bir müzenin bulunmaması bazı soruları sormayı kaçınılmaz kılıyor:
- Mekânı üreten tarihsel ilişkiler ağını anlatan -böylece hafıza katmanlarını görünür kılan- bir müzeye/sergilemeye neden yer verilmedi?
- Müze Gazhane’nin misyonu ve vizyonu nedir?
- Müze Gazhane’nin bir koleksiyonu var mı? Varsa bu koleksiyon nasıl oluşturuldu ve bir koleksiyon politikası var mı?
- Bir açık hava müzesi/sergisi olarak değerlendirilmesi mümkün olan endüstri yapıları, neden “tertemiz” ve “hikayelerinden kopuk” bir yaklaşımla sergileniyor?
- Miras alanlarında planlı içerik geliştirme ve izleyici deneyimi tasarlamanın önemli bir bileşeni olan yorumlama planı mevcut mu?
- Açıkhava bilgi panoları gazhanenin hafızasının yorumlanmasına nasıl bir katkı sağlıyor ve izleyiciye nasıl bir gazhane deneyimi vaat ediyor?
- Bu deneyimini tasarlayan ekipte hangi uzmanlar yer aldı?
Şimdilik burada duruyorum.Elbette, bu soruları çeşitlendirmek de farklı şekillerde sormak da mümkün.
Hasanpaşa Gazhanesi’nin Yorumlan(ma)ması
Interpreting Our Heritage (1957) isimli kitap, miras alanlarında yorumlama pratiği için teorik bir çerçeve oluşturma çabası açısından öncü kabul edilir. Kitabın yazarı Freeman Tilden, yorumlamayı sadece gerçek bilgiyi iletmek yerine, orijinal nesneler, doğrudan deneyim ve açıklayıcı araçlar aracılığıyla anlam ve ilişkileri ortaya çıkarmayı amaçlayan eğitici bir etkinlik olarak tanımlar (1977, 8). Ayrıca, yorum ve bilgi arasındaki farka dikkat çekerek, bütün bilgilerin yorumlama olmadığını, ancak her yorumlamanın bilgi içerdiğini vurgular(1977, 3–10). Müzecilik alanının önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan International Council of Museums’un (ICOM) yayımladığı Key Concepts of Museology’de yorumlama, sergilenenler ile sergilenen bu nesnelerin veya alanların taşıdığı anlamlar arasındaki ilişkiyi kurmaya yarayan köprülere benzetilir (Desvallées, Mairesse, 2010, 46–47). Yorumlama sergilenen nesneye dair bilgiler vermenin ötesinde uzmanlık gerektiren bir pratik olmakla birlikte yaratıcı ve stratejik birçok karar alınmasını gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte sergi senaryosu ve sergilemenin içeriğini belirleyecek olan en önemli tasarım girdilerinden biri, Beverly Serrell’ın “big idea” olarak kavramsallaştırdığı “ana fikir”dir.[4] Sergi tasarımlarında fiziksel olarak birbirinden ayrı konumlanan nesneler, görseller, metinler, çoklu medya gibi yorumlama araçlarının, izleyicinin sergi deneyimini “kolaylaştırmak” için serginin ana fikriyle uyum içerisinde kavramsal olarak birbirini tamamlaması hedeflenir.[5]
“Müze Gazhane örneğinde, yorumlama aracı olarak tek tip tasarlanmış bilgi panolarıyla sunulan metinler tercih edildiği görülüyor. Bu panolardan izleyiciyi Gazhane Deresi Sokağı’na bakan kapısından girildiğinde karşılayan giriş panosunu ele alacak olursak, “Hafızaya, Anılara ve Zamana Kazınmış Bir Endüstri Merkezi” gibi “iddialı” bir başlık taşıyan panonun, Hasanpaşa Gazhanesi’ni ne endüstri mirası ne de hafıza mekânı olarak “hak ettiği şekilde” ele almıyor. Yine de sergilemedeki diğer bilgi panolarıyla birlikte değerlendirildiğinde giriş panosu, mekânın hikayesini “bir şekilde” ve (diğer panolara göre) genel izleyici açısından kolay anlaşılabilir daha az teknik bir dille anlatıyor. Bu metinde genel olarak gazhane mirası ve hafızasının yorumlanmasındaki yetersizlikler, bilgi üretimindeki eksiklikler, açık ve net olmayan dolaylı anlatımlar ve anlam düşüklüklerini göze çarpıyor:
1763 yılında James Watt’ın buharlı makineyi buluşu Endüstri Devrimi’nin en önemli lokomotifi olmuş, dünya ölçeğinde yeni bir ekonomik sisteme geçilmiştir. 1850’li yıllarda sanayileşmenin Avrupa’da başlayan etkisi ile İstanbul, Osmanlı İmparatorluğunun endüstri merkezi haline gelmiştir.
1892 yılında Anadolu Yakası’nda ortaya çıkan gaz talebini karşılamak için kurulan Kurbağalıdere’deki Hasanpaşa Gazhanesi, günümüze ulaşabilen az sayıdaki endüstri mirası yapılarından biridir.
Endüstri Devrimi’nin bir ürünü olan Gazhane yine teknolojik bir ilerlemeyi temsil eden ve 1993 yılında sona eren havagazı üretimi ile doğal gaz tüketiminin bir sonucu olarak kullanım değerini kaybetmiştir. Bu tarihten sonra alanın farklı fonksiyonlarda yeniden kullanım değeri kazanmasına yönelik yerel yönetimce planlamalar yapılmış olmasına rağmen kamuoyunun takdiri kazanılamamıştır. Alanın kullanılmasıyla ilgili olarak son gelişmeler 1994 yılına tarihlenmekte olup çarşı, otopark ve apartman kullanımı önerisinin getirildiği görülmektedir.
Hasanpaşa Gazhanesi’nin bir hafıza mekânı olması ve bu özelliğinin vatandaşlarca karşılık bulması neticesinde “Gazhane Çevre Gönüllüleri”, Kadıköy Belediyesi ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi alanın korunması için atılan adımları güçlendirmiştir. Koruma kavram ve stratejilerinin geçmişten günümüze değişen yapısı, kentsel hafıza mekanlarının tarihi kültürel peyzaj öğesi olarak planlanması sürecini beraberinde getirmiş ve Hasanpaşa Gazhanesi, “Müze Gazhane” olarak kente hizmet vermeye başlamıştır.
Bu içerikteki en büyük eksiklik, gazhanenin kurulduğu ve kullanıldığı dönemin bağlamı içerisinde (19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileşme süreci, değişen üretim biçimleri, artan enerji ihtiyacı, kentleşme vb.) yorumlanmamış olmasıdır. Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışayım. Yalnızca bir kişinin ismine yer verilen bu panoda, buharlı makinenin mucidi olması nedeniyle konuyla dolaylı olarak ilgili olan James Watt’a yer verilmesi tercih edildiği görülüyor. Ancak bilgi panosunda mutlaka bir isme yer verilmesi gerekiyorsa, Hasanpaşa Gazhanesi’yle doğrudan ilgili olan ve kurulduğu dönemden millileştirildiği döneme kadar gazhaneyi işleten Fransız sanayici Charles Georges’ un[6] ismi tercih edilebilirdi.
Giriş panosuyla devam edecek olursak; gazhane tarihi anlatısının 1763, 1859, 1892, 1993, 1994 yıllarındaki gelişmeler üzerinden kurulması tercih edildiğini görebiliriz. Bu anlatıya göre bu yıllarda sırasıyla buharlı makine icat edilmiş, “sanayileşmenin Avrupa’da başlayan etkisi ile İstanbul, Osmanlı İmparatorluğunun endüstri merkezi haline gelmiş” (?), Hasanpaşa Gazhanesi kurulmuş, gazhane kullanım değerini kaybetmiş ve alanın kullanılmasıyla ilgili olarak son gelişmeler(?) gerçekleşmiş ve çarşı, otopark ve apartman kullanımı önerileri getirilmiş. Bu anlatıda 1994 yılının gazhanenin bugüne ulaşmasındaki belki de en belirleyici gelişmelerden biri olan koruma kararının çıktığı yıl olarak değil de; alanın çarşı, otopark veya apartman olarak kullanılmasına dair önerilerin yapıldığı yıl olarak ele alınmış olması düşündürücüdür.
Metnin devamında yer alan “1892 yılında Anadolu Yakası’nda ortaya çıkan gaz talebini karşılamak için kurulan Kurbağalıdere’deki Hasanpaşa Gazhanesi, günümüze ulaşabilen az sayıdaki endüstri mirası yapılarından biridir.” ve “Koruma kavram ve stratejilerinin geçmişten günümüze değişen yapısı, kentsel hafıza mekanlarının tarihi kültürel peyzaj öğesi olarak planlanması sürecini beraberinde getirmiş” cümlelerindeki muğlak ifadeler, Türkiye’de korunması gereken kültürel miras olarak tescillenen ilk endüstri yapıları olan ve bu özelliğiyle bir sembol haline gelmiş bu endüstriyel tesisin tarihsel ve kültürel önemini net bir şekilde aktarmak açısından yetersizdir. Son olarak bu giriş metninde, Hasanpaşa Gazhanesi’nin sivil toplum örgütlenmesi ve mücadelesinin başarılı bir örneği olarak kent savunuculuğu sembolü haline gelmesinin neredeyse göz ardı edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Yapılara eşlik eden bilgi panolarını genel olarak incelemek gerekirse, Hasanpaşa Gazhanesi’nde bulunan Lojman, İdari Yapılar, Gaz Temizleme Tesisi, Karbüre Su Gazı Tesisi, Kompresör, Gazometre, Sayaç Atölyesi, Fırın, Ambar, Depo, Su Soğutma Birimi, Temizleme Tesisi gibi bölümlerinin restore edilerek yeni işlevleriyle kullanıma açılmış olması gerçekten çok önemli bir kazanım olmakla birlikte bu yapıların işlevlerini ve tarihsel önemini izleyiciye aktarmak için sunulan metinlerin çokça teknik bilgi içerdiği ancak yorumlama pratiği açısından yetersiz olduğu söylenebilir. Bu bilgi panolarında yer alan metinler, Tilden’ın “Her bilgi yorumlama değildir ama her yorumlama bilgi içerir” cümlesini örneklemek için oldukça uygun görünüyor. Özetle, metinlerde “sıradan” izleyici tarafından anlaşılması güç olan teknik bir dil kullanılmış. Dr. Elif Çiğdem Artan, bu duruma “Geniş mekânda aralıklı yerleştirilen yönlendirme ve bilgilendirme panolarında müze binalarının tarihçesi de verilmek istenmiş, ama nasıl? Ziyaretçilerin mimar ya da kimyager, tercihen ikisi birden olması beklenerek.” ifadeleriyle dikkat çekiyor.[7]
Genel olarak metinlerdeki teknik dil dışında, bilgi panolarının kömürden gaz üretimi süreçlerinin akışıyla uyumlu, birbiriyle ilişkili bir rota içerisinde ve kullanıcı deneyimi öngörülerek kurgulanmadığı söylenebilir. Bir örnek olarak Gaz Temizleme Tesisi’ne ait bilgi panosuna bakacak olursak:
“Didier Werke fırın baterisi ile birlikte çalışan tesisin içinde; gaz soğutucu, elektrik katran ayıştırıcı, statik katran ayrıştırıcı gazı çeken ve iten ekstraktörleri amonyak yıkayıcısı ve kimyevi temizleyiciler bulunur. Fırından sonra temizleme binasına geçen gaz ilk olarak on adet bölmesi ve her bölmesinde kırk tane boru bulunan gaz soğutucuda soğutulur.”
Bu metindeki teknik dil bir yana, kullanıcı odaklı bir deneyim kurgulamak için fırın ve gaz temizleme tesisinin en azından alan içindeki konumlarına dayalı ilişkisi metin üzerinden şu şekilde kolaylıkla kurulabilirdi: “Sol tarafta gördüğünüz fırından çıkan gaz önünde durduğunuz temizleme binasına geçer …”
Panolarla ilgili bir diğer dikkat çekici durum panoların sol üst köşesine yerleştirilmiş L, A, Ga, Gc, N, V gibi çeşitli harfler. Bu harflerin ne anlama geldiği izleyiciye açık bir şekilde aktarılmıyor. Birkaç bilgi panosunda bu kodlama hakkında bağlamdan kopuk bazı bilgi kırıntıları yer alıyor. Örneğin, gazometre’yle ilgili üç bilgi panosundan ikisinde şu bilgiler mevcut: “Tesisin en büyük gazometresi olan ve “Ga” olarak tanımlanan…..” “…..amacıyla inşa edilen ve Gc olarak tanımlanan…” Karbüre Su Gazı Tesisi’nin anlatıldığı panoda yer alan “1994 yılına ait fotoğraflardan anlaşıldığı üzere, “la”, lb” ve “j” binaları birbirine bağlı olarak çalışmaktadır.” ya da “….. suyun sağlanması için P Binasına bitiştirilerek düzenlenmiş…” gibi cümlelerdeki ipuçları sayesinde bilgi panolarındaki harflerle binaların ilişkisi “çözülebilir”. Sergileme boyunca hakkında açık bir bilgiye yer verilmemiş olsa da bu yapıların “bir belgede” kodlanarak ele alındığı sonucuna varabilir.[8] Ayrıca, bilgi panolarında görsellere yer verilmesi tercih edilmemiş olsa da; metinlerde bahsedilen bu fotoğraflar, gazhanenin korunma kararı alındığı 1994 yılındaki durumunu göstermek ve geçmişle günümüz arasında karşılaştırma yapılmasına imkân sağlamak açısından değerlidir.
Sonuç olarak, bilgi panoları aracılığıyla kurulan anlatı, gazhanenin bir endüstri mirası ve hafıza mekânı olarak öneminin ve tarihteki konumunun izleyiciye aktarılması açısından yetersiz olmakla birlikte; giriş panosunda bir hafıza mekânı olduğu belirtilen gazhane yalnızca teknik yönleriyle ele alınıyor. Bu durum sunulan gazhane anlatısında önemli boşluklara işaret ediyor. Bu boşlukların Gazhane Çevre Gönüllülerinin organize ettiği rehberli turlarla[9] kısmen ve sınırlı bir erişimle doldurulması mümkün. Gazhanede çalışmış, aktif olarak kent savunuculuğu yapmış kişilerin bu mekanlara dair deneyimlerini ilk ağızdan dinlemek çok değerli olmakla birlikte, “yaşam alanı”nı kullanan daha fazla kullanıcıya/izleyiciye ulaşabilmek açısından sınırlı olduğunu söylemek mümkün. Bu yüzden, Hasanpaşa Gazhanesi gibi önemli bir endüstri mirasının tüm boyutlarıyla ele alındığı bir yorumlama planı yapılmasına duyulan ihtiyaç açıkça ortadadır. Bu ihtiyaca yönelik yapılacak küratöryel araştırma ve çalışmalarda mekânın tarihsel bağlamı ve hafızasıyla ilişkilendirilerek hikayesinin anlatılması, panolarda kullanılan teknik metinlerin dilin sadeleştirilmesi, bilgi panolarında metinlerin yanı sıra fotoğraf, infografik gibi görsellere yer verilmesi ve yorumlama aracı olarak kullanıcının alan içindeki deneyimine bütünsel bir yaklaşım geliştirilmesi endüstri mirasının yorumlanması açısından önemlidir. Bu doğrultuda neler yapılabileceği de belki başka bir yazının konusu olur.
Notlar:
[1] Gazhane Çevre Gönüllüleri’nden Nesrin Uçar’ın aktardığına göre, ikinci toplantılarında “Gazhane Çevre Gönüllüleri” ismini alan topluluk, 1998’de Gazhane Çevre, Kültür ve İşletme Kooperatifi’ni oluşturur. Bu kooperatif tarafından, 2003’te “Hasanpaşa Gazhanesi Stratejik Yönetim Modeli” yayımlanır.
[2] 03.11.2021 tarihi itibariyle bu oluşumlar, 2663 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu bağlamında henüz resmi olarak müze kayıtlı değildir. Bkz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetiminde faaliyet gösteren Özel Müzeler listesi: https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-135633/ozel-muzeler.html
[3] Sanatçı atölyesi olarak işlevlendirilmesi önerilen bu mekân, Hasanpaşa Gazhanesi’nin korunması mücadelesinde etkin bir rolü olan İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Afife Batur’un ismi verilerek bir kütüphane olarak kullanıma açılmıştır.
[4] Beverly Serrell’in Exhibit labels : an interpretive approach kitabındaki bu yaklaşımı planlama, yazma, tasarlama ve üretim aşamalarına bütünsel bir yaklaşım önermesi açısından önemlidir.
[5] Sergi geliştirme kapsamında yorumlamayla ilgili bir örnek için bakınız: http://exhibits.si.edu/wp-content/uploads/2018/04/Guide-to-Exhibit-Development.pdf
[6] Kültür İstanbul Web sayfası’nda yer alan Gazhanenin açılışıyla ilgili haber: https://kultur.istanbul/gazhane-aciliyor/
[7] Dr. Elif Çiğdem Artan’ın Müze Gazhane ve Kalıcı Sergi Planlaması isimli yazısının tamamına erişmek için: http://museumbuzzy.com/muze-gazhane-ve-kalici-sergi-planlamasi/
[8] Gülsün Tanyeli ve Deniz Aslan tarafından yazılmış “Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi” (2001) isimli Arredamento’da yer alan bir yazısı bilgi panolarında yer alan dönemselleştirme ve harfle kodlamayla ilgili bilgiler içeriyor: http://www.dsmimarlik.com/img/media/004.pdf
[9] Gazhane Çevre Gönüllüleri youtube kanalı için: https://www.youtube.com/channel/UCp0Ht-SXUekSPbANBAkg2DQ
*İşaretli görsel Müze Gazhane’nin resmi websitesinden alınmıştır.
Kaynakça
Cengizkan, N. M., 2006. “Endüstri Yapılarında Yeni- den İşlevlendirme: ‘İş’i Biten Endüstri Yapıları Ne ‘İş’e Yarar?”, Bülten 45 Dosya 03: Endüstri Mirası, der. Haluk Zelef, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 9–13.
Desvallées, A. ve Mairesse, F. Mediation in Key concepts of Museology. Paris: ArmanColin,2010.
Serrell, B. Exhibit labels : an interpretive approach.Rowman & Littlefield, 2015.
Tanyeli, G. ve Aslan, D., 2001. “Kadıköy-Hasanpaşa Gazhanesi”, Arredamento. Mimarlık, Sayı: 2001/9, İstanbul, s. 105–115.
Tilden, F. Interpreting our heritage. Chapel Hill: The Univ. of North Carolina Press,1977.
Ne kadar yerinde bir uyarı . Aylardır söyleyip duruyoruz Gazhane Çevre Gönüllüleri olarak. Müze ‘ yi gezenler nereyi neyi gezdiklerini bilmeden hayal güçlerini çalıştırıp tahminlerde bulunuyorlar. Dilerim en kısa zamanda yazınızı okuyup harekete geçerler. Teşekkürler
Yazınızı son derece beğendim. Pandemi nedeniyle bu gün gezebildim. Açıklama panolarını okuyunca bu kadar boş bilgi nedeniyle çok üzüldüm. Bilgileri kendim bulup okuyayım derken yazınıza rastladım. Sizi tebrik ediyorum. Halâ düşünen beyinlerimiz olmasına sevindim. İyi çalışmalar dilerim.
Yasemin Gürsel ocak 2023