Ülkemizin müze olarak inşa edilen ilk binası olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Balkanlar’dan Afrika’ya, Anadolu ve Mezopotamya’dan Arap Yarımadası’na ve Afganistan’a kadar, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yer alan medeniyetlere ait eserlerinin yanı sıra, yürüttüğü kazılar ve bu kazılardan envanterine eklenen yeni eserler sonucu gelişen koleksiyonu ile sadece ülkemizin değil dünyanın önde gelen müzeleri arasındadır.
Müzenin koleksiyonlarında günden güne artan eser sayısının fiziksel alan sınırlarını zorlaması kaçınılmazdır ve bu durum dönem dönem yeni sergileme ve depolama alanlarına duyulan ihtiyacı da beraberinde getirmektedir.
Tüm meslektaşlarımızın ve alan çalışanlarının çok iyi bildiği gibi, müzelerin sorumluluğu sadece eserlerinin sergilenmesi ile sınırlı değildir. Müze, sahip olduğu koleksiyonun belgelenmesi, korunması ve kamu gelişiminin hizmetinde kullanması için açık ve şeffaf politikalar geliştirmekle de yükümlüdür.
Bugün envanterine kayıtlı 1 milyonun üzerinde esere ev sahipliği yapan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin depolarında bulunan eserlerin bir kısmının İstanbul Atatürk Havalimanı’na taşınmasına ilişkin haberler gündemde yerini almıştır. Hatta sadece sözü edilen eserlerin değil Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı’nın da İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden kilometrelerce uzaklıkta bulunan bu bölgeye taşınacağı ifade edilmektedir. Sözü edilen müzeolojik materyalin uygun olmayan şartlarda depolardan çıkması bile eserler için başlı başına bir risk ve güvenlik sorunu teşkil edecekken, müze binasından bu denli uzak bir mesafeye taşınmalarına dair haberler endişe vericidir.
Son derece hassas kondisyonlardaki müzeolojik koleksiyonların taş, ahşap, metal, dokuma ve benzeri materyallerdeki doğası, ışık ve iklim koşullarının değişimine farklı tepkiler verir. Bu durumda maruz kalacağı değişimlerin yaratacağı riskler önceden hesaplanıp gerekli önlemler alınmazsa, eserlerde geri dönülmesi imkânsız bozulmalar ve hasar meydana gelebilir. Bu nedenle, temel bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik atılmış bir adım gibi görünen bu kararın yeniden ve bütün yönleri ile düşünülmesini ve bilimsel yöntemler ışığında sorunun en akılcı biçimde çözülmesi için hassas ve açık hareket edilmesini bekliyoruz.
Eserlerin sergileme alanlarına en yakın lokasyonda, müzeolojik kriterlere uygun iklimlendirme koşulları altında depolanması öncelikli olarak değerlendirilmeli, olası riskleri en aza indirmek üzere belgelenebilir, denetlenebilir, şeffaf ve kamuoyuna açık bir süreç yürütülmelidir.
Taşınma kaçınılmazsa bu süreçte risk analizleri her yönüyle etüt edilmeli; müzebilim, kültür varlıklarını koruma ve onarım, önleyici koruma gibi alanlarda çalışan meslek uzmanlarının ve akademik birimlerin görüş ve yönlendirmeleri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Müze envanterine kayıtlı her bir kültür varlığının kamu malı olduğu, kamunun hizmetinde olan bu kurumların her kademedeki yöneticilerince daima hatırlanmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Müzecilik Meslek Kuruluşu
İlk Yorumu Siz Yapın