Psikiyatri Müzeleri

Müzeci Fulya Kardeş Gülmez yazdı…

Psikiyatri müzeleri; 1970’lerden yirminci yüzyılın sonlarına kadar gecen süreçte akıl hastanelerinin ve dolaylı olarak da akıl hastalıkları ile psikiyatri alanının geçmişini hatırlamak için kurulan ve günümüzdeki örneklerine göre daha pasif kalan mekanlardır. Kısmen bu müzeler, hastaların uzun süreli kaldıkları akıl hastanelerinin küçültülmesine ve kapanmasına karşı kurumsal bir tepki olarak ve hastane anılarını korumak amacıyla ortaya çıkmıştı. Ancak kurulan bu çok sayıdaki müze de hastaların kendi tecrübe ve hikayelerinden yoksun durumdaydı. Geçtiğimiz yıllarda dünyanın pek çok yerinde ortaya çıkan yeni psikiyatri müzelerindeyse; uzmanlar, hastalar ve hasta yakınları tarafından organize edilen ve daha halka donuk sergileri amaçlayan bir anlayış değişikliği gözlemlenmektedir. Günümüzde bu kurumlar, düzenledikleri sergilerle çok geniş bir izleyici kitlesine ulaşan birer müzeye dönüşmüş durumdadırlar. Ayrıca, son yıllarda özellikle Avrupa’da ortaya çıkan yeni bir eğilim olarak, psikiyatri müzelerinin kendi aralarında işbirliğine gittiği görülmektedir.

2009 yılı Haziran ayında, ‘Eğitim, Görsel-İşitsel ve Kültürel Yönetim Ajansı’ tarafından kabul edilen Avrupalı Aklı Birleştirme (Connecting the European Mind) başlıklı ortak proje diğer ortak girişimlere de yol gösterici olmuştur. Bu projede, Belcika-Gent’den Museum Dr. Guislain, Hollanda Haarlem’den Het Dolhuys, Goppingen Almanya’dan MuSeele, Danimarka’dan Museum Ovartaci ve İngiltere’den Wellcome Trust yer almıştır. Bu çerçevede konuya ilişkin atılan bir diğer önemli adım ise Uluslararası Psikiyatri Müzeleri Birliği’nin oluşturulması olmuştur. Psikiyatri tarihi, koleksiyonları ve çeşitli psikiyatri temaları üzerine tartışmaların yapıldığı uluslararası konferans ilk olarak 2007’de Goppingen’de MuSeele’de, ikincisi ise 2009 yılında Asya, Avrupa, Afrika, Avusturalya ve Amerika’dan ülkelerin katılımıyla Prag’da yer alan Bohnice Hastanesi’nde gerçekleşmiştir. Yine bu Hastanenin kuruluşunun 100.yılı münasebetiyle uluslararası bir sergi ‘Mental Illness in the Course of Ages’ adıyla ziyarete açılmıştır. 2011 yılında da Museum Dr. Guislain’ın yürütücülüğünde Gent’te üçüncü konferans gerçekleşmiştir.

Konferanslardaki tartışmalarda ön plana çıkan konulardan biri sanat ve psikiyatri arasındaki ilişki olmuştur. Bethlem Royal Hospital (İngiltere), The Museum, Psychiatric Hospital in Aarhus (Danimarka), The Unconscious Museum (Brezilya) ve The Museum Dr. Guislain (Beckika) gibi psikiyatri müzelerinin hepsi geniş bir sanat koleksiyonuna sahiptir. Bu müzelerde sergilenen ve burada kalan hastaların yaptığı resim çalışmalarının yanı sıra filmler ve müzik de giderek müzelerin popüler birer unsuru haline gelmiştir.

Psikiyatri müzelerinin en başarılı ve eski örneklerinden biri, aynı zamanda Avrupa’nın en eski psikiyatri kurumlarından biri olan Bethlem Royal Hastanesi’nin müzesidir. Yılda yaklaşık 150.000 ziyaretçisi ile Bethlem Museum of The Mind ayrıcalıklı bir yere sahiptir. 13. yüzyıldan beri ruh ve sinir hastalıkları hastanesi olarak hizmet veren Avrupa’nın bu en eski ruh hastalıkları hastanesinin 1970’den bu yana acık olan müzesinde sergilenen eski yapılardan kalan kapıların, hastane mobilyaları ve arşiv malzemesinin ve hasta kayıtlarının geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Müze alanının büyüklüğüne bağlı olarak bir dönem koleksiyonun sadece küçük bir bölümü sergilenmiş ve sürekli sergilerin temaları da değişiklik göstermiştir. Hastanenin sahip olduğu sanat koleksiyonu sürekli sergilerin ana unsurlarından birini oluşturmaktadır. Sanat aracılığıyla terapinin hastane geçmişinde önemli bir yere sahip olması ve bu bakımdan hastane koleksiyonunun önemli bir kısmını oluşturması bir yana, bu hastanede misafir edilen sanatçıların hastane koleksiyonuna katılan eserleri de düzenlenen sergilerin dikkat çekici yanını oluşturmaktadır. Londra Sağlık ve Tıp Müzeleri Birliği üyesi olan bu müze, daha geniş bir kitleye ulaşmak için hastane alanı dışında sergiler düzenlemektedir. Diğer yandan internetin giderek yaygınlaşmasıyla psikiyatri müzelerinin online ziyarete başlanması sürecine Bethlem Royal Hastanesi de dahil olmuştur. Yine Connecting the European Mind projesinin ortaklarından Wellcome Trust da sanat ve akıl hastalıklarının tarihi üzerine sergilerini web sitesi üzerinden paylaşmaktadır. Online ziyarete acılan bu sergiler arasında “Delilik ve Modernizm” ve “Bobby Baker’s Diary Drawings: Mentalillness and me, 1997-2008” sayılabilir.

Sanat ve psikiyatri arasındaki ilişkiden başka, psikiyatri tarihinin izleyicilere nasıl sergilenmesi gerektiği konusu da Uluslararası Psikiyatri Müzeleri Birliği’nin konferansının ana temalarından birisi olmuştur. Bugün psikiyatrik müzeler için fiziksel düzenlenmeler oldukça çeşitlidir. Bazıları çok büyük ve eşsiz tarihi binalara sahipken kimilerinin binaları daha küçüktür ve bunlar kısıtlı olanaklara sahiptir. Bu nedenlerden dolayı kimi müzeler sahip oldukları hastane binası dışında da sergiler düzenlemektedir.

2007’de Rolf Bruggemann ve Gisela Smid- Krebs tarafından kaleme alınan ‘Locating the Soul’ (Ruhu Yerleştirmek) adlı kitap Avrupa’daki psikiyatri müzelerini konu almaktadır. Avrupa’daki 3 farklı ülkede (Hollanda, Belçika, İtalya) yer alan psikiyatri müzelerinin amaçları doğrultusunda içerdikleri temalar; psikiyatri tarihi, ruh sağlığının önemi, ruh sağlığı ile ilgili veriler konusunda farkındalık, damgalama, sosyal kapsayıcılık, Avrupa Birliği’nin onayladığı temel haklar ve ruh sağlığına dair dataların bilinirliğidir. Bu müzeler, “normal ve anormal olan nedir?” başlığında dikkatleri çekmek için izleyenleri sorgulamaya davet eden kalıcı ve sureli sergileri kullanmakta ve bu bağlamda güçlü bir toplumsal katalizör olarak işlev üstlenmektedirler.

2007-2009 yılları arasında Avrupa’daki psikiyatri müzelerinin yürüttüğü bir başka çalışma “Avrupa Aklın Yaşam Boyu bir Keşfi” adlı projedir. İnsanları eğitmek ve ruh sağlığı hakkında kendi önyargılarını sorgulamalarını sağlamayı amaçlayan bu proje, Het Dolhuys ve Dr. Guislain müzeleri tarafından hazırlanan interaktif testlerden oluşan bir modül içerir. Ayrıca hasta tanıklıkları ile tarihi bir perspektiften akıl hastalığı tedavisine yer verilmektedir.

Ruh sağlığına dair tüm bakım, tedavi merkezlerinin ve hastanelerin kapatıldığı Avrupa Birliği’ndeki tek ülke İtalya’dır. İtaya’da, hastane geleneklerinin, günlük işleyiş kurallarının, hasta hikayelerinin dijital uygulamalarla anlatıldığı “Museo Laboratorio della Mente” bir hastanın hezeyanlarının dinlenebileceği şekilde tasarlanmış bir odaya da sahiptir. Yine bu müzede ilgi çeken alanlar; Ames Odası (illuzyon odası), doktorun çalışma odasının canlandırması, hastaların duvar yazıları ve videolarıdır. Hastane, hastalar ve hekimlerin dünyasına dair dijital uygulamaların bulunduğu bu müze 2010’da Uluslararası Müzeler Konseyi [ICOM] tarafından İtalya’nın en iyi müzesi ödülünü almıştır.

Museum Het Dolhuys, Dr. Guislain Museum ve Museo Laboratorio della Mente’de gösterilen filmler ise ruh sağlığı alanındaki uygulamaları ve müdahaleleri, Belçika, İtalya ve Hollanda’daki sağlık sistemleri çeşitliliğini, psikiyatri alanına yönelik ortak uygulamalara dair belgeleri dökümante etmektedir.

Yürütülen çalışmalardan biri de, akıl hastalığı ile ilgili olarak hala mevcut önyargıları ve damgalanmayı izleyicilere göstermek için, bu üç müzenin ziyaretçileriyle yapılan bir dizi görüşmedir. Yürütülen bu çalışmalarla akıl hastalığı ve damgalama konularında kalıcı bir diyalog için paylaşılan bir eğitim alanı oluşturmak, psikolojik bozuklukları olanlara ya da psikolojik olarak dezavantajlı olan kimselere karşı her turlu hoşgörüsüzlüğü yenmek amacıyla üç müze de etkin bir şekilde çalışmaktadır.

1941’de Almanya Hadamar’daki psikiyatri kliniği, Nazi döneminde Almanya’daki olum merkezlerinden biri olarak kullanılmıştır. Günümüzde Hesse Hadamar’da bununla ilgili bir anı merkezi bulunmaktadır. 1940-45 yılları arasında Almanya Hesse’deki akıl hastanelerinde Nazi ötenazi programı kapsamında yaklaşık 20 binden fazla hasta oldurulmuştur. Hadamar ötenazi merkezi, tarihle yüzleşmenin, hatırlamanın ve gelecek nesillere bu üzücü olayı aktarmanın en önemli mekanlarından biridir.

Londra’da, iyi bir arşiv ve eğitim merkezini bunyesinde barındıran müze, 1970’te, daha sonradan Londra St. Joseph Bolgesel Akıl Sağlığı Hizmetleri Merkezi (RMHCL) olarak bilinen eski Londra Psikiyatri Hastanesi’nde kurulmuştur. Müze koleksiyonu, Batı Ontario Universitesinde psikiyatri ve psikoloji lisansüstü programları için ve aynı türden sağlık hizmetleri uzmanları için bir eğitsel kaynak olarak kullanılmış ve aynı zamanda halkın yararlanmasına acık olmuştur. Bu şekilde, Müze gelecekteki sağlık uzmanları ve benzer şekilde halk için bir psikiyatrik hizmetler tarihi sunma gibi öğretici bir amaca sahip olmuştur. Aralık 2008’de, görsel ve işitsel malzemelerden oluşan koleksiyon Batı Ontario Üniversitesindeki Arşiv ve Araştırma Koleksiyonları Merkezi’ne, bazı eşyalar da şehir müzesi olan Londra Müzesi’ne bağışlanmıştır.

Kanada’da da Eski Hamilton Akıl Hastanesinin arazisinde, yeni modern tesisler inşa edildiğinde bir de müze kurulmuştur. “Exhibiting Madness in Museums” kitabı yazarlarından Nathan Flis ve David Wright, Müzede, Ontario’da 1876’dan 1976’ya kadar olan psikiyatrik broşüründe bulunan öğelerin tuhaf seçimine dikkat çekmiştir. Sergilenenler arasında hemşire kıyafeti giydirilmiş bir manken, eski bir tekerlekli sandalye, hastalar tarafından kullanılan oyunlar (eskimiş oyun kartları ve bir tur iskambil oyunu tahtası), deri el bileği bağları, su tedavisi için kullanılan bir tekne, yuvarlak cerrah testeresi (hidrosefalik basıncı rahatlatmak amacıyla kafatasında delikler açmak için) gibi cerrahi aletler, hidrosefali bir çocuğa ait beynin korunmuş bir parçası, bir ‘Utica beşiği’ [dikdörtgen şeklinde, kapaklı ve kafesli ahşap bir sandık; histerik hastaları zapt etmek için kullanılan bu sandık adını muhtemelen New York Eyaletindeki Utica Akıl Hastanesinden almıştır) ve ECT (elektro konvulsif tedavi) cihazı görülmektedir. Yine de, küçük bir gönüllüler grubu tarafından kurulan ve işletilen bu Müze, psikiyatrik tedavinin tarihini uzmanlar ve halk için koruduğunu belirtmektedir. Müze ile ilgili açıklama yapan Psikiyatri Kursu başkanı D.r Robert Zipursky, “… akıl hastalıklarının gelecekteki durumuna bakacak olursak, geçmiş ile ve son 130 yıl içerisinde kaydettiğimiz ilerleme ile irtibat halinde olmamız önemlidir… Bu alanda muazzam ve etkileyici değişiklikler oldu ve umarım gelecekte akıl hastalığını anlamanın tamamen yeni bir yolunu göreceğiz.”

Flis ve Wright’a göre eski tur müzelerde sergilenenlere bakıldığında bu tür müzeler; “deliliğin” geçmişinin daha çok bir şiddet ve travma geçmişi olduğu yönünde ısrarcı görünmektedir. Bunlar hastaya güç vermekten ziyade, onu ihmal edip ona haksızca davranmaktadır, ve hatta onu görünmez yerine koymaktadırlar. Dolayısıyla bu durum alandaki yeni anı merkezlerinin hedeflerine aykırıdır.

Türkiye’ye baktığımızda henüz ruh sağlığı konusunda bilinçlendirmeyi, stigma (damgalama) ile mücadele etmek için çalışmalar düzenlemeyi amaçları arasında bulunduran bir müzenin mevcut olmadığını görüyoruz. Ancak acılan sergiler buna yönelik umudu beslemektedir. Ülkemizde psikiyatri tarihinin serüvenini ziyaretçilere sunan iki müze bulunmaktadır; bunlardan biri Osmanlı dönemi ruh sağlığı tedavi yöntemlerine yer verirken diğeri ise Cumhuriyet dönemi psikiyatrisini aktaran bir kurum müzesidir. Bunlardan ilki Edirne’de Sultan II. Bayezid Külliyesi Darüşşifası bünyesinde açılan müzedir. Trakya Üniversitesi’nin kültürel miras ve korumacılık alanında gerçekleştirdiği en büyük projelerden birisidir. Darüşşifanın, Trakya Üniversitesi bünyesinde Sağlık Müzesi’ne dönüştürülmesi 1997 yılında gerçekleşmiş, Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği’nin katkılarıyla 2000 yılında da Şifahane kısmı, Psikiyatri Tarihi Bölümu olarak düzenlenmiştir. Müzenin Darüşşifadan sonra ikinci bölümü olan Tıp Medresesi ise Uluslararası Rotary 2420. Bolge Guvarnorluğu işbirliği ile düzenlenerek 2008 yılında hizmete girmiştir. 1997 yılında müzeye dönüştürülen külliyenin darüşşifa bölümü, Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü’nü alarak önemli bir tanıtım fırsatı yakalamıştır.

Geçtiğimiz yıl Abdi İbrahim İlaç firması tarafından yürütülen çalışmaların ardından müze yenilenerek ziyarete açılmıştır. Müze Darüşşifa ve Tıp Medresesi olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Ziyaretçiler; 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde yapılan ameliyatları, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığını ve ameliyat teknikleri gibi birçok konuyu hem metinlerle hem de canlandırmalarla görebilmektedir. Darüşşifada musiki icrası, dönemin tedavi yöntemlerini gösteren balmumu heykelleri, Osmanlı Tıbbından günümüze ilaç hazırlama yöntemlerine ait belgesel ve ilaç yapımında kullanılan bitkilerden örnekler de sergilenmektedir. Müzede bir “Osmanlı bimarhanesi” canlandırılmıştır. Müzenin ana mekanı olan “Psikiyatri Tarihi Bölümü” neredeyse müzikle terapi ortamının canlandırması bulunmaktadır. Hastalar, hekimler, hasta bakıcılar, hanende ve sazendeler canlandırmaları ile ışık ve ses düzeni bütünlük içinde yer almaktadır. Edirne’nin kültür hayatının önemli merkezlerinden biri haline gelen bu müze, önümüzdeki dönemlerde, külliyenin diğer bölümlerini de içine alarak daha da büyüyecek. Geçtiğimiz yıl 235 bin 437 kişinin ziyaret ettiği müze yeni tasarımı ile ziyaretçi sayısını artırmayı amaçlamaktadır.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Müzesi ise, 1924 yılından beri faaliyet gösteren hastanenin; psikiyatri, nöroloji ve nöroşirurji alanlarındaki onculuğunu, bu surece tanıklık eden kültürel mirasını toplumla paylaştığı bir kurum müzesidir. Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anasanat Dalı Müzecilik Yüksek lisans Programı ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi işbirliğiyle Nisan 2008’de tarihinde kapılarını halka açmıştır.

Müze koleksiyonu, Hastane’nin Bakırköy’de kuruluşundan günümüze kadarki dönemine ait tarihi ve kültürel değerini yansıtan her turlu bilgi, belge ve nesneyi kapsamaktadır. Koleksiyonun neredeyse tamamı Cumhuriyet dönemine aittir ve Hastanenin tarihi yanı sıra Cumhuriyet donemi Türk psikiyatri, nöroloji ve beyin cerrahisi tarihinden de kesitler sunmaktadır. Müzede mekanın yeterli olmaması sebebiyle koleksiyonunun ancak az bir bölümu sergilenebilmektedir. Koleksiyonun içeriğinde; Hastane’de görev yapmış ve hizmet almış kişilerle ilgili veya kullanmış oldukları tıbbi veya kişisel malzemeler, Mazhar Osman döneminden günümüze Hastane bünyesinde kullanılmış tıbbi cihazlar, Hastane’nin yönetim, işleyiş ve faaliyetlerine ilişkin kurumsal malzemeler, ruh sağlığı ve sinir hastalıkları ile ilgili teşhis ve tedavi aletleri bulunmaktadır. Tıbbi malzemeler ve cihazlar arasında; Yatan Hasta Eczane Birimi’nde 1970’lerden beri korunmuş olan eczacılık malzemeleri, receteler, laboratuvarda 1960’larda kullanılan cam malzemeler, psikiyatri müzelerinde sıkça rastlanan EKT Cihazı ve “Tesbit Gömleği ve Kemeri”de sergilenenler arasındadır. Türkiye’de modern psikiyatrinin kurucularından ve sembol isimlerinden Mazhar Osman’ın ve yetiştirdiği uzmanların sadece psikiyatrinin gelişimine değil, beyin cerrahisi ve nöroloji alanlarının da Türkiye’deki gelişimine katkısı büyüktür. Cumhuriyet döneminin ilk akliye mütehassıslarının fotoğrafları, yayınları, 1930’lu yıllarda cerrahi kliniğinde yapılan ilk beyin ameliyatlarına ait defterler ve çizimler bu tarihe ışık tutmaktadır. Koleksiyonda bulunan farklı yıllara ait Hasta Fihristi, Hasta Dosyaları donemin hem tıp hem toplumsal tarihine dair veriler sunmaktadır. Bunların icersinde Hasta duhul varakası, tıbbi müşahede ve muayene varakası, kefâletnâme, yemin belgesi gibi belgeler bulunmaktadır. Koleksiyonun bir bölümünü, Hastanenin kuruluşundan itibaren düzenlenen meşguliyetle tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına tanıklık eden eserler oluşturmaktadır. Bunlardan bazıları; resim ve el işleri sergisi kitapcıkları (1966,1963) ile rehabilitasyon etkinliklerinde kullanılan müzik enstrümanları, Hastane çalışanları ile hastaların ortaklaşa çıkarmış olduğu aylık sosyal readaptasyon dergisi olan “Kendi Sesimiz” dergisi ve resim çalışmalarıdır.

Bakırköy’de olduğu gibi geçmiş yıllarda İstanbul Üniversitesi bünyesinde de sanatla terapi çalışmaları yürütülmüş, sanat laboratuvarları açılmıştır. Psikiyatri müzelerine bakıldığında “Psikopatolojik sanat” bu müzelerin içeriğinde ağırlığını hissettirmektedir. 19. yüzyıl sonlarında, psikiyatri hastanelerinde birikmeye başlayan hasta resimleri, sanatçıların ve toplumun ilgisini çekmeye başlamış, ancak bu yapıtlar, 20. yüzyıl başlarından itibaren toplumu ve sanatçıları derinden etkilemiştir. İU İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda 1957-1992 yılları arasında faaliyette bulunan Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı bu klinikte yatan hastalar tarafından yapılmış resimler psikoloji tarihi acısından eşsiz birer kaynak niteliğindedir. 2004 yılında, bu koleksiyonun bir bölümü “Çığlığın Işıkla Buluşması” sergisine ve bir yayına donuştu. Amaç “psikopatolojik sanat-psikiyatrik hastaların yaratıcılığı ve sanat tedavisi” konularını psikiyatri dünyasında yeniden gündeme getirmek ve bunları toplumla da paylaşmaktı. “Çığlığın Işıkla Buluşması” sergisi toplumun psikiyatri hastalarına bakış acısını değiştirmeyi, sanatla tanı ve tedavi yöntemini yeniden gündeme getirmeyi amaçlıyordu.

2015’de Abdi İbrahim İlaç Firması’nın katkılarıyla hazırlanan ve şizofreni konusunda toplumsal farkındalık yaratmayı, insanların hastalığa karşı olan önyargısını kırmayı hedefleyen “Görmezden Gelmeyelim” projesi kapsamında “Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni” isimli sergi açıldı. Sergide ilk cağlardan günümüze ruhsal hastalıkların tanısı ve tedavisinde kullanılan yöntemlerin tarihsel gelişimi, batı ve doğu toplumlarının farklı dönemlerde konuya yaklaşımı, bu serüvenin ana oyuncularından olan bilim insanları ve hekimlerin öyküleri ilginç görsel ve canlandırmalarla anlatılmaktadır. Sergi, ziyaretçilere sadece izleyici olacakları değil, zaman zaman farklı duyularıyla deneyimleyebilecekleri bir serüven sunmaktadır. Yaklaşık iki yüzyıl önceki tedavi denemelerinden biri olan donr yatak deneyimini burada yaşamak mümkün, ayrıca şizofreni hastalarının beyninin içine davet eden Empati Kabini mevcuttur. Sergi hem sağlık profesyonelleri ve akademik çevrenin meslek tutkuları ve bilgi birikimleri doğrultusunda kitaplarda kalmış pek çok konuyu canlandırmalar yardımıyla görmelerini ve hayal etmelerini sağlayacak bir deneyim oluşturmak hem de kamuoyunun bu alandaki ilgisini artırarak şizofreniye önyargılardan uzak, farklı bir acıdan bakılabilmesini ve şizofreni hastalarını anlayabilmelerini sağlamayı amaçlıyor. Ruh sağlığı ve ruh hastalıklarının toplumda farkındalığını artırma ve damgalamayla mücadele etme konusunda desteğin artması için daha çok sergilerin ve müzelerin açılması dileğiyle…

KAYNAKÇA:

  1. Coleborne, Catherine- MacKinnon, Dolly. Exhibiting Madness in Museums: Remembering Psychiatry through Collections and Display, Routledge, 2011.
  2. Edirne Yenigün Dergisi, 16 Aralık 2011; yıl:7, sayı:2018.
  3. Erkoç, Şahap-Kardeş, Fulya- Artvinli, Fatih. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Kısa Tarihi. Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 2011; 24(Özel):1-12.
  4. Erkoç, Şahap-Kardeş, Fulya- Artvinli, Fatih. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Müzesi,  Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2012.
  5. Yazıcı, Olcay. Psikopatolojik Sanat ve Sanat Tedavisi. Çığlığın Işıkla Buluştuğunda, Pınarbaş Matbaası, Istanbul, 2006.
  6. A Lifelong Exploration of the European Mind, http://www.museodellamente.it/en/home/28-projects/22-a-lifelong-exploration-of-the-european-mind.html.
  7. International Conference on Psychiatric Museums and History of Psychiatry, http://cms.netnews.cz/files/attachments/355/10221-icmhp-letak_2.pdf.
  8. Psychiatric Museums And The History Of Psychiatry, http://www.museion.ku.dk/2009/11/psychiatric-museums-and-the-history-of-psychiatry/.
  9. http://www.museele.de/images/kombimuseele1.jpg
  10. http://www.bethlemheritage.org.uk/Missions.asp
  11. Ginn, Geoff. Revıew Of Jo Besley’s Rememberıng Goodna: Storıes From A Queensland Mental Hospıtal, Museum Of Brısbane. http://journals.publishing.monash.edu/ojs/index.php/ha/article/view/243/255.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir